New York’a 11 Eylül günü yapılan terörist saldırılarından sonra şehir uzunca bir süre kendine gelememişti. Maddi yıkımı bir kenara bırakın, psikolojik bir mücadele vermişti New Yorklular yaşadıklarını unutmak için. 2001’de çiçeği burnunda bir üniversite öğrencisiydim ve Philadelphia’da yaşıyordum. Ama New York’un başına gelenler uzak yakın herkesi sarstığı ve korkuttuğu için epeyce bir zaman ben bile şoku üstümden atamamıştım.
Aradan yıllar geçti. İkiz kulelerin kalıntıları temizlendi, boşalan alana “ground zero” ismi konuldu. New York’a taşındığımdan beri, ground zero’nun bulunduğu Financial District bölgesine sık gitsem bile ground zero’yu ziyaret etmeye uzun zaman cesaret edemedim. En nihayet gittiğimde ise gözlerim dolu dolu oldu ve oraya bir daha gitmemeye karar verdim. Benim kişisel ihtiraslarım bir yana, New Yorklularda da ikiz kulelerden kalanlara bakınca derin acılar yaşıyor olacak ki, uzun müddet bu alana ne yapılacağına karar verilemedi. Kimse bir türlü bu konuyu tartışmaya yanaşmak istemedi. Ama ground zero bir kenarda dursun, yıkımdan geriye kalan enkazlardan bir savaş gemisi üretildi ve ismi USS New York konuldu.
Aylar süren çalışmalar neticesinde, ikiz kulelerin harabelerinden toplanan 7.5 ton çelik kullanılarak inşa edilen USS New York sonunda, 2 Kasım günü Hudson nehri üzerinden New York’a giriş yaptı. Ben bu antreyi, Hudson nehrinin New Jersey tarafından izledim ve gerçekten görülmeye değer, tüyler ürperten bir manzaraydı diyebilirim. Geminin etrafını saran bir dolu sahil güvenlik teknesi, havada helikopterler ve sahillere doluşmuş binlerce insan... 280 metre uzunluğundaki gemi, nefes kesici bir ihtişama ve öneme sahip olduğunu bilirmişçesine, aheste aheste yol aldı adeta. Sizlerle resimleri paylaşıyorum.


5 comments:
amerikalı olarak adlandırdığımız sünger beyinli yaratığın unutmaması gereken olay bu konuda güzel bir post.. ama bu gözlerin dolması ve duygulanmalar afganistanda ırakta ve dünyanın bilimum köşe bucağında bu acımasız kovboyun yaptığı katliamlar tacizler içinde geçerlidir umarız..
Selam Gadno, notun için teşekkürler. Birleşmiş Milletlerde çalışırken sözünü ettiğin yerlere ve hatta benzeri dramların yaşandığı, hayatların bazıları için bir anlam ifade etmediği Afrika ülkelerine gönderildim. Gittiğim yerlerde, çekilen acıları, gazetelerin sansürledikleri iğrençlikleri görünce insanlığımdan utandığım çok oldu. Kin, nefret, utanç, acı...hepsini hissettim. Ama en baskın çıkan duygum, dünyanın dört bin yanında hep masum insanların ölmesine/ sakatlanmasına duyduğum üzüntü oldu. Bu yazıda da bahsettiğim, gözlerimin dolması ondandır. Yoksa bu yazıyı politikleştirmek istemedim.
Dünyada pis politik oyunlar döndüğü aşikar da olan hep masum insanlara, çocuklara oluyor. NY'a her gidişimde bir şekilde yolum Ground Zero'ya düşer ve her seferinde orada hayatını kaybedenler ve aileleri için önlenemez bir şekilde akar yaşlarım. Tıpkı Afganistan'da, Irak'ta, Nijerya'da, Etiyopya'da, yurdumun doğusunda ölen insanlar için olduğu gibi...
canım sitene bayıldım.. renkler... resimler.. yazıların...
hepsiii süperrr
sevgiler
berry cafe
Tesadüfen buldum ama siteniz çok hoş başarılar
Post a Comment