Cumartesi gunu, beklenen yagmura ragmen, gunluk guneslikti… Bunu firsat bilerek, dogru Soho’ya gittim. Istanbul’dan gelen bir misafirimizin Soho hakkindaki goruslerini degistirmek, ona Soho’nun aslinda ne kadar da keyifli bir yer oldugunu gostermek istedim… Durmaksizin Soho’nun sokaklarinda gecen ve gece 1’e dogru biten bir gunun ardindan bunu basardim sanirim…
Soho, New York adasinin guney batisinda kalan sirin ve bohem bir mahalle. Ilk onceleri sanatin merkezi sayildigi icin bir cok artist ve sanatci tarafindan istila ediliyormus. Ancak zamanla bu degismis. Simdilerde, en ilginc ozelligi cok pahalli sanat galerilerinden, siradan magazalara kadar her telden dukkana rastayabileceginiz farkli bir yer olmasi. Butikleri, sokak saticilari, restoran ve cafeleriyle cok keyifli zaman gecirebileceginiz ve her an bir unluye rastalayabiceleginiz bir yer Soho. Zaten genelde New York’taki artistler ve unluler burada fotograflanir...
Soho ismi, “South of Houston Street” anlamina geliyor. Yani aslinda Soho’nun harita uzerindeki yerini belirleyen basit bir kisaltma. Ama inanin Soho bir markaymis gibi bile dusunebilirsiniz. Keza, Soho’ya gitmek, sehrin herhangi baska bir mahallesine gitmekten cok daha farkli algilanir. Belirli bir kalite belirtir bile diyebilirim... Zaten Soho’da goreceginiz ozgun tipteki insanlari sehrin baska pek de bir yerinde goremezsiniz. Eminim bu blogda Soho’dan daha cok bahsedecegim ama simdilik bu hafta sonundan resimleri paylasmak istiyorum. Yolda gordugum
henuz Cipriani’nin uzerine risotto veya makarna yapan bir yere gitmedim diyebilirim.. Ortam son derece seckin, iyi giyimli Avrupalilarla dolu—tabii bir cogu da Italyan. Ama her telden insan da kapidan girebilir, sakin yanlis anlamayin. Turkiye’deki “piyasa yapma” anlayisini gorebileceginiz ender New York restoranlarindan biridir Cipriani’nin Sohodaki subesi. Kapida mutlaka son model arabalar ve disariya acilan masalarda, mankenler, sanatcilar yada en az onlar kadar yakisikli ve guzel insanlar gorursunuz… Soho maceralarim arkasi gelecek, beni izlemeye devam edin. New York’tan sevgilerle…
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
9 comments:
selam, soho hakkatende renkliymis. sagol paylastigin icin. bir gun insallah benim de yolum duser.
next stop China town?
selam. istek yazi icin tesekkurler:) tabiiki, tamamdir, China town hakkindada bir yazi yazayim... ahh bubble tea icer, kokusmus baliklarin resmini cekerim... :) beni izlemeye devam et, china town coming soon.
Benim aklim kuzu etli makarnada kaldi!!
birgun beni de gotur yasemin:)ayrica belirtmem lazim blogunu cok begendim,basarilarinin devamini dilerim.optum
Emir Sezgin
blogun son hali cok guzel olmus bayildim! bu arada bende soho'da olmak istiyorumm
Yasemin'cim, sen bana ilk anlatmistin Soho'ya gitt diye. Inan gittiyimden beri en cok beyendiyim ve gittiyim yerlerden. Bana Nisantasini hatirlatiyor,.. Øptum seni
Blogunuzu begenerek okudum New york'u cok guzel anlatmissiniz.Bu yaz esimle New York'a gelmeyi dusunuyoruz o nedenle bir sonraki yazinizi merakla bekliyoruz.
Emircim-- canim atla gel, sana o makarnalarin kralini yedirtecegim. soz.
Aysegul- canim cok tesekkurler! begendigine cok sevindim. hadi atla gel, altini ustune getirelim soho'nun.
Sheri- nisantasi dogru bir benzetme aslinda.. birgun beraber gidelim :)
hepinizi opuyorum.
Merhaba Yasemin,
Yazilarin muhtesem. Aciklamarin beni gordugun yerlere goturuyor. Bu arada 42nd St ve 2 Ave uzerinde yeni bir cafe...Aroma Espresso Bar acildi. Israil Konsoloslugu yakinlarinda. Kahvesi gayet guzel. Borek konusuna da el atmaya basladilar. Sabahlari bayagi kalabaliklasiyor. Turk girisimcilerin dikkatine...
Yakinda gorusmek uzere.
Zumra
Post a Comment